Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir. | Bediüzzaman Said NURSİ

Tuvalet Adabı


Necasetten temizlenme büyük ölçüde tuvalette yapılır. Bu temizliğin tam olarak yapılabilmesi için bazı hususlara dikkat etmek gerektir.

İslamiyet, tuvalet adabıyla ilgili her hususu tespit etmiştir. La hayâ fid’din- Dini Meseleleri öğrenmede hayâ, utanma olmaz.” kaidesince, Sahabeler her konuda olduğu gibi bu konuylada ilgili her meseleyi Peygamber efendimize (s.a.v) sormuşlar, bilfiil cevaplarını alıp bizlere nakletmişlerdir.

Peygamberimiz (s.a.v) hem sözleriyle öğreten, hem de yaşayışıyla bizi eğiten, bir muallim-i hakiki idi. Ümmetine her konuyu öğretmiş, onların izzet ve şerefine yaraşır davranışları, dünya ve ahirette kurtuluşa erdirecek yolları göstermişti. Nitekim bir müşrik,  ashab-ı kiramın ileri gelenlerinden Selman-ı Farisi’ye hitaben biraz da alaylı şekilde şöyle demişti: “Görüyorum ki dostunuz (Muhammed), size her şeyi ama her şeyi hatta helâya nasıl oturacağınızı bile öğretiyor!” Hazreti Selman gayet ciddi bir tavırla “Evet” dedi, sonra da Hz. Peygamber’in(s.a.v) tuvalet adabıyla ilgili tavsiyelerini sıraladı.

Şimdi Tuvalet adabıyla ilgili temel kaidelere bakalım;
Tuvalette idrar sıçramasından sakınmak lazımdır. Zira bundan sakınmamak kabir azabına sebeptir.

Bundan dolayı Tuvalete girmeden önce çoraplar çıkarılır ve pantolon tuvalet pisliği sıçramayacak kadar katlanır.

İbn Abbas (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kabir azabının çoğu idrardandır. İdrardan sakının."
Lafza-i Celal yazılı yüzük ve Kur’an ayetleri ile tuvalete girilmez. Yüzük avuç içine çevrilebilir. Ayetler naylona sarılabilir.

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm helâya girince yüzüğünü çıkarırdı."
Tuvalete sol ayakla girmek ve sağ ayakla çıkmak.
Tuvalete girerken, "Euzu Billahi Mineşşeytanirracim- yani Erkek ve dişi şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım"; çıkarken ise "Elhamdülillah. Beni, eziyet veren halden kurtaran Allah'a hamd ederim" demek sünnettir.

Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: "Şu kenefler(delikler) cin ve şeytanların hazır bulundukları yerlerdir. Öyleyse biriniz helâya girince: "Eüzu billahi mine'l-hubsi ve'I- habâis" (Pislikten ve pislenmekten Alllah'a sığınırım) desin."
Abdest bozarken kıbleye dönmemek gerekir.

Hz. Ebû Eyyûb'un (r.a.) rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizden biri büyük veya küçük abdeste çıktığında ön veya arkasını kıbleye dönmesin."
Tuvalette ayakta değil, oturarak ve sol tarafa meyilli olarak ihtiyacını gidermeli.
Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: "Ben ayakta abdest bozarken, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm beni gördü ve: "Ey Ömer, ayakta akıtma" buyurdu. Ondan sonra hiç ayakta akıtmadım"
Tuvalette zaruret olmadan konuşmak caiz değildir. Zira tuvalette konuşmak, unutkanlık yapar.
Ebû Said el-Hudri (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "İki kişi avret yerleri açık ve birbirleriyle konuşarak tuvalete çıkmasın. Zira Allah buna gücenir."
Tuvalette uhrevi şeyler düşünülmemeli ve fazla durulmamalıdır. Zira şeytanın mahallidir.
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur ki: “Şu kenefler(delikler), cin ve şeytanların hazır bulundukları yerlerdir.”
Defi hacetten sonra temizlik için sol eli kullanmak gerektir.
Hz. Aişe (r.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sağ eli, suyuna ve yiyeceğine değmek içindi. Sol eli de istinca ve kirletme hâsıl edecek şeyler içindi.''
Tuvalette büyük veya küçük abdestten sonra temizlenirken SU kullanmak lazımdır. En güzel temizlik şekli su ile yapılanıdır.

Sadece Tuvalet kâğıdıyla yapılan temizlik hiçbir zaman su ile yapılan temizliğin yerini tutamaz. Şayet su bulunamazsa, açık arazide bulunuluyorsa o vakit taşla temizlenmek gerekir. Taharet için taş kullanıldığında tek sayıda kullanmak lazımdır.

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm Kuba ahalisine: "Allah, temizIik hususunda sizi övmektedir. Bu neden ileri geliyor?" diye sordular. Onlar da: "Biz dediler, istincada taşla suyu birleştiriyoruz."

Ebu Süfyan radıyallahu anh anlatıyor: Bana Ebu Eyyûb el-Ensâri, Câbir İbnu Abdillah, Enes İbnu Mâlik haber verdiler ki, Tevbe sûresinin 108. ayeti -ki meal-i şerifi şöyledir: "Orada maddi ve manevi pisliklerden temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah da çokca temizlenenleri sever"- nazil olduğu vakit Resûlullah (s.a.v): "Ey Ensar cemaati! Allah sizi temizlik hususunda övmektedir, (bu övgüye sebep olan) temizliğiniz nedir?" diye sordular. Onlar da: "Biz namaz için abdest alırız, cünüblüğe karşı yıkanırız, su ile de istinca yaparız!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Övgü işte bunun için! Buna devam edin!" buyurdular.
Tuvalette idrarın iyice boşalması sağlanır.

Erkekler idrar yaptıktan sonra, idrar sızıntısının kesilmesini beklemeleri gerekir ki, buna "İstibra" denir. İstibra usulü her insanın bünyesine göre değişiklik arz edebilir. Bekleyerek, ıkınarak, biraz yürüyerek(40 adım), ayakları hareket ettirerek ve öksürerek yapılabilir.

İdrarın kesildiğine kanaat hâsıl olunca, su ile yıkama (İstinca) yapılır. Çünkü elbisede idrar yaşlığının bulunması veya sonradan idrarın damlaması gibi haller, abdestin sıhhatine engel olup, kişinin abdestsiz namaz kılmasına sebep olur.

Fahri Kâinat Efendimiz(a.s.m) şöyle buyurmuşlardır: “İstibra hususunda Takva üzere olunuz. Zira birinci muhasebe idrardan Taharet hakkındadır.”

Resulullah(s.a.v) bir defasında kabristan yanından geçerken kabirdeki iki kişinin sesini işitince şöyle buyurdular:  “Bunlar azab görüyorlar. Hem de azab görmeleri kendilerince büyük bir şeyden dolayı değil. Evet, günahları büyüktür. Birisi idrardan sakınmaz, taharetlenmezdi. Diğeride iki kişinin arasını bozmak için söz taşırdı.”

İsa İbnu Yezdâd el-Yemâni babasından naklen demiştir ki; Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz akıtınca, erkeklik uzvunu üç sefer çeksin."
Yollara ve insanların dinleneceği, oturacağı yerlere, abdest alınan ve içilen su bendlerine def-i hacet yapmamak gerekir.

Ayrıca açık arazilerde bulunan yerdeki deliklere küçük abdest yapmaktan sakınmak lazımdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Yerdeki delikler cinlerin meskenleridir" buyurarak buraya küçük su dökmeyi yasaklamıştır.

Muaz b. Cebel (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç laneti gerektirecek yere, büyük abdestini yapmaktan sakının: Su almaya gelinen yerlere, yol ortalarına ve gölgeliklere."
Tuvalette def-i hacet yapana selam verilmez ve alınmaz.

Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Bir adam, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bevlederken, yanından geçti ve selam verdi. Aleyhissalâtu vesselâm, selamına karşılık vermedi. İşi bitince, ellerini yere vurup teyemmüm etti, sonra selama mukabelede bulundu."
Tuvalette avret yerlerine bakmamak gerekir. Zira bu durum unutkanlık getirir.
Tuvalette, Tükürülmez ve Sümkürülmez. Tuvalet pis bırakılmaz, bol su dökülerek temizlenir.

Aksi durumda helâyı pis tutmak, pisliklerle etrafı kirletmek, insanlara eziyet olduğu gibi fakirliğide sebeptir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder