Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Yolda yürürken, sağa sola hiç bakmaz, önüne bakarak yürürdü.
Yürüyüşü gayet vakarlı, ne yavaş, ne de pek süratli idi. Yürürken, göğsünü gere gere dimdik yürümez, hafif öne meyilli, yokuştan aşağı iner gibi bir tavırla yürürlerdi. Köle ve miskinlerle beraber yürürdü.
Cenab-ı Hak yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmuşlardır;
“Rahman olan Allahü teâlânın salih kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler.”
İnsan her hal ve hareketlerinde olduğu gibi yürüyüşünde de mütevazı olmalıdır.
Zira Peygamberimizin (s.a.v.) Yürüyüşünden aciz ve tembel olmadığı anlaşılırdı. Aynı zamanda Yürürken, kibirli kibirli, kasıla kasıla yürümez, sağına, soluna salınarak gezmezdi.
Cenab-ı Hak yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmuşlardır;
“Yeryüzünde büyüklük taslayarak yürüme. Sen ne yeri yarabilir, ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.”
“Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez.”
“Böbürlenerek yürüme!”
“Ne çok yavaş, ne de koşarak, vasat bir şekilde yürü!”
Yolda yürürken, büyük bir zat veya bir âlim ile beraber giden kimse, onun önünden ve solundan değil, sağından yürür.
İki cihan sevgilisi Efendimiz (s.a.v), Yürürken kuvvetli adımlarla yürürdü. Ayaklarını yerden biraz kaldırıp önlerine hafif eğilerek yürürlerdi. Ayaklarını ses çıkarıp, toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla birlikte, sükûnet ve vakar üzere yürürlerdi.
Yürürken sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gibi görünürlerdi. Bir tarafa dönüp baktıklarında bütün vücutlarıyla birlikte dönerlerdi. Rastgele sağa sola bakmazlardı. Yere bakışları göğe bakışlarından daha çoktu. Çoğunlukla göz ucuyla bakarlardı. Ashabıyla birlikte yürürken onları öne geçirir, kendileri arkada yürürlerdi. Yolda karşılaştığı kimselere onlardan önce hemen selam verirdi.
Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Peygamber efendimizden daha hızlı yürüyen kimseyi görmedim. Yürürken adeta yeryüzü ayaklarının altında dürülürdü. Bizler arkalarından giderken geri kalmamak için büyük çaba sarfederdik.”
Yürürken yolda insanlara eziyet ve zarar verebilecek bir şeyi kaldırmak, Sadaka hükmünde bir sünnettir.
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: “İnsanın her mafsalı için güneşin doğduğu her günde birer sadaka borcu vardır. İki kimse arasında doğrulukla hükmetme sadakadır, atına binmesi için bir kimseye yardım etmek, yahut yükünü yüklemek sadakadır. İyi ve hoş söz sadakadır, namaza giderken attığın her adım sadakadır. İnsana eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmak da sadakadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder