Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir. | Bediüzzaman Said NURSİ

Abdestte Adab


Abdest alırken adabına uygun olarak almak lazımdır. Yani farzlarından ayrı olarak, sünnetlerine de azami riayet etmek gerekir. Bu şekilde alınan bir abdestin fazileti, dünyevî ve uhrevî faydaları pek çoktur.

Osman b. Affan'dan (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet edildi: "Kim, abdesti Allah'ın emrettiği gibi alırsa, farz namazlar aralarındaki günahlara kefaret olur."

Amir oğlu Ukbe'den (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edildi: "Abdestini noksansız alıp, sonra ne söylediğini bilerek namaz kılan her Müslüman, annesinden doğduğu gün gibi günahlarından tertemiz olur."

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir Müslüman abdest alırken yüzünü yıkadığı zaman, iki gözü ile yaptığı günahları su ile akıp gider. Ellerini yıkadığı zaman, elleri ile yaptığı günahlar su ile akıp gider. İki ayağını yıkadığında da ayaklan ile yapmış olduğu her bir günah, su ile akıp gider. Böylece o kul, küçük günahlarından ve hatalarından temizlenmiş olarak ortaya çıkar."
Özür sahibi olmayan için, ibâdete hazırlık olmak üzere, vakit girmeden abdest almak veya her vakit abdestli bulunmaya gayret etmek, efdaldir.

Vakit girmeden abdest almak, çok faziletlidir. Çünkü bu durum onu ruhen ibâdet havasına hazırlar, kalben ibâdete müteveccih kılar.

Devamlı abdestli bulunmak ise, çok büyük sevablara ve mânevî faydalara vesiledir. Çünkü böyle bir kimse, abdestle işlenmesi gereken sâlih amellerden hangisini dilerse, nerede olursa olsun, kaçırmadan işleyebilir. Cemaatle namaz kılabilir, nafile namaz kılabilir, cenaze namazı kılabilir, tilâvet secdesi yapabilir, istediği zaman Mushaf`ı tutabilir. Kısacası her türlü sâlih ameli işlemek, bu sayede mümkün olur. Ayrıca abdestli iken vefat ederse, şehidlik mertebesine nâil olması da umulur.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) Enes Bin Malik hazretlerine şöyle buyurmuştur: “Ey Enes! Ölüm meleği sana geldiğinde Abdestli olursan, şehitliği kaçırmamış olursun.”

Allah Teâlâ, Musa aleyhisselama şöyle buyurmuştur: “Ey Musa! Abdestsizken başına bir bela gelirse kendinden başkasını kınama!”

Hadîs-i şerîfte, daima abdestli bulunan ve geceleyin abdestli olarak yatanlar için, meleklerin devamlı istiğfarda bulundukları zikredilmiştir.

Hem Üstadımız, taharet ve nezafet-i şer'iyeye son derece riayet eder, her zaman abdestli olarak bulunur, asla mübarek vaktini boş geçirmez. Ya Risale-i Nur telifiyle veya tashihiyle meşgul veya Münâcât-ı Cevşeniyeyi kıraat ve secdegâh-ı ubudiyete kaim veya tefekkür-ü âlâ-i İlâhî bahrine müstağrak bulunurdu. Ekseriyetle, yaz zamanı şehre uzak ormanlık dağ vardı. Üstadımızla oraya giderdik. Yolda, hem Risale-i Nur tashih ederler, hem bu âciz talebelerinin okudukları risaleye dikkat ederler ve tashih için hatâlarını söylerler veyahut eski müellefatından birisinden ders verirler, bu suretle yolda bile mübarek vaktini vazife ile geçirirlerdi.

Abdeste devam eden kimseye, yedi hasletin ihsân edileceği rivâyet edilir:
* Melekler onun sohbetine rağbet ederler.
* Kalem ona sevab yazmaktan asla boş durmaz.
* O kimsenin bütün âzaları tesbih ederler.
* Câmi ve cemaatten geri kalmaz.
*Melekler, onu gece karanlığında kendisine isabet edebilecek zararlı şeylerden muhafaza ederler.
* Sekerat hâlinde ölümü kolay olur.
* Cenâb-ı Hakk`ın hıfz ve himayesin de olur.
Abdest alırken suyu ne israf derecede fazla ve ne de uzuvlardan, hiç damlamayacak kadar az kullanmak. Yani suyu israf da etmemek, çok da kısmamak gerekir.

Resûlullah Efendimiz(s.a.v) bir gün Ashaptan Sa`d bin Ebî Vakkas`ı suyu bol bol dökünerek abdest alır halde görmüş ve ona hitaben: “Bu israf nedir ki?” demiştir. Sa`d de bunun üzerine hayret dolu bir sesle: “Abdestte israf olur mu ya Resûlâllah?” diye sormuştur. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sa`d`e şu cevabı vermiştir: “Evet, akan bir nehrin kenarında bile abdest alsan, suyu fazla harcadın mı, israf olur."
Abdest alırken malayani konuşmak, abdestten hâsıl olan sevabı azaltır. Bundan dolayı da Zaruret olmadıkça abdest alırken konuşmamak gerekir. Çünkü dünyevî lâkırdı, insanı abdest dualarını okumaktan alıkoyar.
Abdest almaya kalben olduğu gibi dil ile de niyet etmek ve bu niyeti abdestin evvelinden nihayetine kadar unutmayıp kalb de tutmak.
Her uzvu yıkarken ayrı besmele çekmek ve seleften nakledilen abdest dualarını okumak sünnettir. Eğer abdest duaları bilinmiyorsa, o zaman Peygamber Efendimize(s.a.v) salât ü selâm getirilebir.
Abdest üzerine abdest almak çok faziletli, ameli bir ibadettir.
Hadîs-i şerîf`te bir kimse abdestli iken bir daha abdest alsa, ona on sevab yazılacağı; başka bir rivayette de Abdest üzerine Abdest almanın Nur olduğu beyan edilmiştir.
Abdest, zahiren maddi bir temizlik olmakla birlikte, hakikatte manevi ve ruhi pek çok faydaları havi bir ibadettir.

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”
Abdestten artan suyu ayakta içmek.
Ayaktayken su içmek her halükarda memnudur. Zemzem ve abdestin artan suyu müstehab ve mahzı şifa oldukları için ayakta içilebilir.
Peygamber efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Abdestin artan suyunda yetmiş hastalığa şifa vardır, bunların en küçüğü Astımdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder