Aksırmak (Hapşırmak), Burun zarının ve nefes verme kaslarının sarsıntılı bir hareketiyle havayı bir anda ağızdan ve burundan dışarı atmak şeklinde meydana gelen fizikî bir olaydır.
Genellikle vücudun hafifleşmesine, rahatlamasına, dinçleşmesine, bazı mikropların bu yolla vücuttan atılmasına ve sağlıklı olmasına vesile olmakla birlikte ibâdet için şevk verir bir halettir. Bu ise, bir güzellik ve bir nimettir. Onun için hapşırırken Allah’a hamd edilir.
Hapşırma fiili, bir nimet olması yönüyle Allah’a izafe edilmiştir. Aksırma anında büyük bir gürültü ve ağızdan etrafa tükürük yayılabileceği için, aksıranın eliyle veya başka bir şeyle ağzını kapatarak, bunlara engel olması edeptendir. Bu da Resulullah`ın(s.a.v) tavsiyesi ve sünnetidir.
Ebû Hüreyre (r.a,) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) aksırma durumda nasıl davrandığını şu şekilde nakletmektedir: "Resûlullah (a.s.m.) aksırdığı zaman, eli ile yahut elbisesinin bir yanı ile yüzünü kapatır ve bu şekilde sesinin fazla çıkmasını önlerdi."
Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: Resûlullah (a.s.v) buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak bir vazifedir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkân nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir."
Aksıran (Hapşıran) kişinin "Elhamdülillah" demesi icab eder.
Karşısındaki müslüman da ona: "Yerhamükellah"(Yani Allahın Rahmeti üzerine olsun, Allah sana acıyıp hastalık vermesin) diye karşılık verince aksıran kişinin tekrar dönüp bu kardeşine: " Yehdîna ve Yehdikumullah" (Yani Allah sizi hidâyet kılsın ve hatırınızı hoş tutsun) demesi sünnetin talimi gereğidir.
Hz. İbni Amr (r.a) naklediyor: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse aksırsa ve "Elhamdülillah 'ala külli halin minel hal" derse ondan yetmiş dert def olunur ki en ehveni cüzzamdır."
Esnemek, Uykusuzluk, yorgunluk veya can sıkıntısı sebebiyle kişinin gayr-i irâdi bir şekilde ağzını açarak uzunca nefes alıp vermesidir.
Bu hal genellikle vücudun ağırlaştığı, gevşediği ve tembelliğe meylettiğinin bir göstergesi olmakla birlikte dalgınlık ve gaflet haline benzer.
Şeytan insanı -fazla yemek, fazla içmek, fazla uyumak gibi- nefsânî arzu ve isteklere davet etmektedir. Bunlar ise, esnemeye sebep olan şeylerdir. Bu hikmetlerden dolayıdır ki esneme işi şeytana izafe edilmiştir.
Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“Esneme işi şeytandandır. Birinize esneme hâli gelirse mümkün olduğu kadar esnemeye engel olsun. Çünkü biriniz esnemek üzere ağzını açınca onun bu gafletine şeytan güler."
“Biriniz namazda iken esneyeceği zaman gücü yettiği kadar esnemeyi hapsedip tutsun, çünkü şeytan girer.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder