Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkama, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikâsu'l-mâ yani istinca yapmak."
Koltuk Altı ve Etek Temizliği:
Etek ve kasık arası tüylerinin temizliği, göbek altından başlayıp avret mahallindeki kılların alınmasıyla gerçekleşir.
Bu temizlikte dübürün yani dışkı yerinin etrafındaki kıllar dâhil değildir. Demek ki, dübürün etrafını tıraş etmemekten dolayı herhangi bir günah söz konusu değildir. Ancak dübürün etrafındaki kılları almanın da bir günahı yoktur.
İslamî Kaynaklara göre, bu temizleme işi, kişilerin kolayına geldiği şekilde; kılları yolarak, "Kils taşı/kılları söken bir ilaç"la veya tıraş ederek yapılabilir.
Koltuk altlarını yolmak sünnet olmakla beraber tıraş etmekte de bir sakınca yoktur. Tıraş edilen, yolunan ve kesilen kılları gömmek mendup, helâ ve hamama atmak mekruhdur.
Kasıklar, en geç kırk gün içerisinde mutlaka tıraş edilmesi gerekir. Bunları kırk günden fazla yerine getirmemek bütün mezheplere göre mekruhtur. Hanefilere göre bu tahrimen mekruhtur.
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm), bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini, koltuk altının yolunup, eteğin traş edilmesini kırk gün aşmayacak şekilde vakitledi."
Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir. Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır. Bedenden ayrılan her parça temizken ayrılmalıdır.
Bediüzzaman Hazretleri bu konuda şunları söylemiştir: “Arkadaş! Zahire nazaran haşirde ecza-i asliye ile ecza-i zaide birlikte iade edilir. Evet, cünüp iken tırnakların, saçların kesilmesi mekruh ve bedenden ayrılan her bir cüz’ün bir yere gömülmesi sünnet olduğuna işarettir.”
Tırnağı uzun olanın rızkı meşakkat ile, sıkıntı ile hâsıl olur. Efdal olan, tırnakların haftada bir kesilmesidir. On beş güne kadar bırakmasında da bir mahzur yoktur. Kırk günü aşması ise, harama yakın (tahrîmen) mekruhtur.
Tırnak kesmenin belirli bir günü ve zamanı yoktur. Gerektiği her an kesilebilir. Tırnak kesiminin Cuma günü namazdan evvel yapılması efdaldir, sünnettir.
Aişe Validemizden nakledildiğine göre, Resûllullah Efendimiz: "Kim cuma günü tırnaklarını keserse, Allah onu öbür cumaya kadar ve üç gün daha fazla belâlardan korur" buyurmuşlardır.
Kesilen tırnaklar gelişi güzel bir şekilde ortalıkta bırakılmamalı, uygun bir şekilde ortadan kaldırılmalı, toprağa gömülmelidir.
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Tırnakları kesiniz ve onları gömünüz.”
Önce el tırnaklarını, sonra ayak tırnaklarını kesmek müstehabtır.
Ellerin tırnaklarını keserken, evvelâ sağ elin şahadet parmağından başlayıp başparmakta bitirmek lazımdır. Sol elde ise serçe parmağından başlayıp başparmakta bitirmek lazımdır.
Ayak tırnaklarını keserken; sağ ayak serçe parmağından başlayıp başparmakla bitirmek; sol ayak başparmağından başlayıp serçe parmağa kadar sırayla kesmek müstehap görülmüştür.
İslâm dini temizliğe büyük bir önem vermiş ve temizliği imanın alametlerinden saymıştır.
Beden temizliği ile ilgili olmak üzere de, fıtrattan gelen ve geçmiş peygamberlerin de uyguladığı bazı temizlik noktalarına dikkat çekilmiştir. Sabık peygamberlerin dört sünneti arasında da diş temizliğine yer verilir.
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: "Dört şey geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir. Hayâ duygusu, kokulanmak, diş temizliği ve nikâh"
Dişlerin temizlenmesi için kullanılan sivâk veya misvağın İslâm`da taabbüdi bir yönü de vardır. Hanefîlere göre, misvakla dişleri temizlemede abdestin, Şâfiîlere göre ise namazın sünnetlerindendir.
Böylece her gün düzenli bir şekilde her abdest alındığında veya her namaz vaktinde, namazdan önce dişlerin de temizlenmesi amaçlanmıştır.
Hz. Âişe`den nakledildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Misvak kullanarak kılınan namazın, misvaksız namaza üstünlüğü yetmiş kattır"
Başka bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v); "Eğer ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, onlara her namazda misvak kullanmalarını emrederdim" buyurmuştur.
Resûlullah (s.a.s) abdest veya namazla ilgili olmaksızın da, misvak kullandığı, özellikle Kur`an-ı Kerim okumazdan önce de diş temizliğine dikkat ettikleri görülmektedir.
Misvak kullanılmasının amacı ağız temizliğidir. Zira şu hadiste bu genel amaca işaret edilir: “Misvak kullanınız. Şüphesiz misvak ağız için temizleyicidir”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ağzınızı yemek artıklarından temizleyin ve misvaklayın. Benim yanıma dişi sarı ve ağzı kokar girmeyiniz.”
“Dişlerinizi temizleyiniz, zira bu hal mahza nezafettir. Nezafet ise imana racidir. İman da sahibiyle beraber cennettedir.”
“ Misvak ağzı temizler. Allah’ın rızasını kazandırır.”
Hava ciğerlere giderken burun tarafından süzülmekte ve böylece sık sık kirlenmektedir. Bu yüzden çok sık temizlenmelidir. Burun temizliği konusunda Peygamberimizin emirleri şu şekildedir:
Ebu Hureyre (r.a)’den nakledilen bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: “Herhangi biriniz abdest alacağı zaman burnuna su alsın ondan sonra sümkürsün.”
Burun kıllarını çekmek mekruhtur. Eğer fazla uzadıysa, makasla keserek kısaltmak sünnettir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) saçını, sakalını tarar, ümmetine de bunu tavsiye ederdi.
Saçı sakalı birbirine karışmış olanları ikaz eder, bu durumlarını düzeltmelerini isterdi.
Efendimiz (a.s.m): “Başında saçı olan ona ikramda bulunsun, düzgün tutsun, bakımını, temizliğini yapsın” buyurmuştur.
Peygamber efendimiz (s.a.v) sakalını taradıktan sonra aynaya bakıp, "Ya Rabbi yaratılışımı güzel eylediğin gibi, ahlâkımı da güzelleştir" diye dua ederlerdi.
Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir adam gördü, saçları darmadağınıktı. "Bu adam saçlarını düzeltip tertibe sokacak bir şeyi bulamadı mı?" diye memnuniyetsizlik izhar etti. Derken, o sırada bir diğer adam gördü, bunun da üstü başı kirliydi. Bunun hakkında da: "Şu adam elbisesini yıkayacak bir şey bulamıyor mu?" diye söylendi.
Bir gün peygamberimizin huzuruna saçı sakalı dağınık, kirli başlı bir adam girince şöyle buyurdular: “Bu adamda saçını yıkayacak kadar su, yatıştıracak kadar yağ yok muydu? Nedir bu dağınıklık?”
Saç tıraşının yapılacağı zamanı; saçın dağınık, çirkin bir şekil almasına meydan vermeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Ayrıca Saçın bir kısmını kökten tıraş etmek, bir kısmını bırakmak mekruhtur.
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Ehl-i Kitap, saçlarını alınlarına döküyorlardı, müşrikler de ayırıyorlardı. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (vahiyle) emir gelmeyen hususlarda Ehl-i Kitâb'a muvafakatı severdi. Saçını alnı üzerinde o da serbest bıraktı. Sonra (ortadan) ayırarak (sağ ve sola) taradı."
İslam dini, kadın erkek her iki cinsin fıtrattan kaynaklanan kendilerine ait özelliklerini korumalarını, cins belirsizliğine sebep olacak görüntü ve davranışlardan uzak durmalarını emreder.
Uzun saç kadında ziynettir. Yani kadının özelliğindendir. Bundan dolayı kadın saçlarını uzatır, erkek ise kadına bezemeyecek şekilde kısaltır.
Kadının saçlarını uzatması, başörtüsü altında koruyacak kadar olur.
Erkeğin saçlarını uzatması ise omuzlarını geçmeyecek şekilde kalır.
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: “Kadınlardan erkeklere benzemeye uğraşanlara, erkeklerden de kadınlara benzemeye uğraşanlara Allah rahmetini esirger!”
Hüreym bin Fâtık rivayet ediyor: Resûlüllah(s.a.v) benim hakkımda: “Hüreym ne iyi bir genç! Keşke saçını kısaltsa, elbisesini de yerde sürüklemekten kurtarsa” buyurdu. Bu tavsiyeden sonra saçımın uzunluğu kulaklarımı geçmedi: Elbisem de topuklarımdan aşağıya inmedi.
Bıyıkların üstten kısaltılması ve alttan dudakların görünecek şekilde kesilmesi, sünnetin talimi gereğidir.
Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: “Bıyıklarınızı, dudaklarınız görünecek kadar kısaltın.”
Başka bir hadislerinde ise Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah, bıyıkları ağzına girmiş bir ağızdan çıkan duayı kabul etmez.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder